İstanbul, Ayasofya Şadırvanı[1]
Selçuk Seçkin*
Sultan I. Mahmud tarafından Ayasofya’ya eklenen yapılardan bir diğer örnek “Şadırvan”dır. Sekiz mukarnas başlıklı mermer sütun üzerine oturan kemer düzenlemesi, orta bölüm kubbe ile, kenarlar ise geniş bir saçak ile örtülmektedir. Bu yapı yaklaşık 1740-41 tarihlerinde inşa edilmiştir. Sütunların üzerinde yer alan mermer kaplama kemerlerin dış yüzeyinde Mustafa Paşa’nın celi-sülüs hattıyla yazdığı bir kuşak yazısı vardır.
Burada İmam Busûrî’nin Hz. Muhammed hakkında Arapça olarak kaleme aldığı “Kaside-i Bürte”den on altı beyit yer almaktadır. Aynı kısmın iç yüzeyine baktığımızda kartuşlar içerisinde yer alan talik hattıyla yazılmış bir tarih manzumesi yer almaktadır. Emin adlı bir şairin yazdığı;
“ mührü sipihri mecdü şan Sultan / Mahmud i zaman / Her kavli fi’li heman nâmı gibi mahmûddur…” dizeleriyle başlayan kasidesi şadırvan iç yüzeyine devrin ta’lik üstatlarından Ahmet Ârif Efendi tarafından yazılmıştır.
Şadırvanın ortasında onaltı bölümlü barok kıvrımlar ile hareketlendirilmiş mermer su havuzu bulunmaktadır. Havuzun bölümlerinden her birinin dış bükey yüzeyi ikişer sütunce ile bölümlenmiştir. Sütuncelerin üst bölümlerinden çıkan barok-rokoko tarzı süslemeler ortada birleşmekte, sütuncelerin ortasında ise ortasındapirinç musluklar yer almaktadır. Sütunceli bölümün üzerinde bütün kıvrımlara uyum sağlayan friz şeklinde barok-rokoko süsleme şadırvanın bütün iç yüzeyini dolanmaktadır.
Mermer su havuzunun üst bölümündeki pirinç şebeke ile havuzun içerisindeki suya ulaşılması engellenmiştir. Mermer havuzun bütün kıvrımlarınınpirinç şebekede de devam ettiği görülmektedir. Özellikle mermer sütunların üzerinde pirinç malzeme ile devamı niteliğinde bir uygulama yapılmış ve yukarıya uzayan bütün levha şeklindeki şebeke bölümlenmeler alemlerle son bulmuştur. Havuzun en üst bölümü de kubbe formunda kafes şeklinde metal koruma ile kapatılmıştır. Ortasında mermer malzeme ile yapılmış şadırvan göbeği bulunmaktadır.
Şadırvanın üst örtüsü içten çıtalarla bölümlenmiş dar şeritlerle sıra sıra daralarak ortada bir kubbe ile örtülmüştür. Kubbenin ortasında bir göbek yer almakta göbek aşağıya doğru yeşil zeminin üzerine altın varaklı ışınsal çıtalarla dağılmaktadır. Üst örtüde barok-rokoko süsleme öğeleri, vazodan çıkan çiçekler, daha geniş yüzeyler ise baklava formunun daha da yuvarlatılmış olduğu bezemelerle dolgulanmıştır. Pirinç kafesin tepesinde lale biçiminde istiflenmiş el-Enbiya suresinin 21/30. Ayetleri “biz her şeyi sudan yarattık” şeklindeki Türkçe mealiyle Arapça yazı yer almaktadır. Bu alemin daha küçük boyutlu örnekleri pirinç şebekenin diğer tepelerinde de tekrarlanmıştır. Bu alemlerden iki tanesi mevcut halinde ters durmaktadır. (ön yüzü dış cepheye bakması gerektiği halde havuz yönüne döndürülmüştür.)
Dıştan kurşun kaplı ve alem ile son bulan kubbenin kenarlarında dışarıya doğru taşan geniş bir saçak bulunmaktadır. Saçağın iç yüzeyi de kubbenin iç yüzeyini tekrarlar şekilde süslenmiştir. Bu bölümde farklı olarak geniş yüzeyler çıtalarla karelere bölünmüştür. Saçağın ucu metal friz şeklinde aşağıya doğru sarkıt formunda dantela ile son bulmaktadır.
- Yüzyılda Avrupa etkisiyle gelişme gösteren çeşme ve sebil mimarisi, mimari tasarımının yanında süsleme öğeleri ve metal işçiliğiyle çok sayıda örnek ortaya koymuştur. Özellikle meydanlarda ve halkın önemli geçiş noktalarını oluşturan Üsküdar-Tophane-Kabataş gibi noktalarda inşa edilen su yapıları bu döneme has özellikleri de bünyelerinde barındırmaktadır. Su ile ilgili bir diğer yapı olan ve klasik mimaride cami ve revaklı avlu bütünlüğünde düşünülen şadırvan, Ayasofya’da, klasik dönem özelliklerinden farklı olarak, 18. Yüzyıldaki su mimarisindeki gelinen noktayı da, klasik şadırvanın ana yapısına katmıştır. Barok kıvrımlar, bezeme ve çatıdaki uygulamalar ile birlikte Ayasofya şadırvanı, Batılılaşma dönemi uygulamalarından klasik dönem etkilerini devam ettiren en başarılı uygulamalarından birisidir. Ayasofya şadırvanı avludaki konumlanışı ile de önem taşımaktadır.
Yapıda genel durumla yıpranma görünmese de, ayrıntılı incelendiğinde bozulmalar göze çarpmaktadır. Şadırvan havuzunun çevresinde yer alan pirinç aksamın özellikle iç yüzeyinde renk değişimleri, ek yerlerinde ise paslanmalar ve bozulmalar bulunmaktadır. Üst örtünün iç yüzeyinde yer alan, çıtalarla bölümlenmiş dar bordürlerde altın varaklarda dökülmeler görülmekle birlikte bitkisel süslemelerde de restorasyonlarda deformasyonlar yapılmış olup, bozulmalar görülmektedir. Köşelerin bağlantı noktalarında görülen açılmaların derinleşmiş olduğu ve ileriye dönük müdahaleler olmadığı takdirde ayrılmaya kadar gidebileceği tespit edilmiştir.
RAİMONDO D’ARANCO’NUN AYASOFYA ŞADIRVANI’NDA YAPTIĞI ONARIMLAR
İstanbul’da yaşanan ve pek çok yapının yıkılmasına ve önemli oranda zarar görmesine neden olan 10 Temmuz 1894 depreminden Ayasofya Şadırvanı da zarar görmüş ve o tarihlerde Osmanlı Ziraat ve Sanayi Mamulleri Projesi’ni hazırlamak üzere İstanbul’a gelmiş olan İtalyan mimar R. D’Aranco’ bu yapıda çalışmıştır. Şadırvanın onarımı için ilk girişim A. Batur tarafından yayımlanan belgelere göre [2], 28 Haziran 1898 tarihinde yapılmış fakat o yıla ait bütçe henüz onaylanmadığı için belgede yer alan masraf ve onarım kararı uygulanmamıştır.
Bu girişimden sonra 15 Mayıs 1900 tarihini taşıyan başka bir belgede D’Aranco’nun adı verilmekte olup restorasyon kriterleri de belirtilmektedir. Buna göre onarım için 20 000 kuruş masraf gerekmekte ve şadırvanın eski eser olması sebebiyle Müze-yi Hümayun Müdürlüğü’nden bir elemanın denetiminde olması gerektiği belirtilmektedir. Eldeki belgelere göre iki yıl sonra ise 15.970 kuruş onarım için ödenek artırımı istenmiştir.
A. Batur tarafından yayımlanan makaledeki belgelerde, şadırvanın Udine Kent Müzesi’ndeki çizimlerinde özellikle saçak süslemelerine önem verildiği, 1903 tarihli bir başka Osmanlıca belgede de “..mezkur şadırvanın kubbe ve saçaklarının mücellitkâri işlenmiş çiçeklerle müzeyyen oymaları kamilen kabartmalı oldukları cihetle bunların layikıyla tamiri…” şeklindeki ifadeden saçak altındaki süslemelerin onarıldığı, masraf listelerinden de şadırvan çatısının ve saçakların yeniden inşâ edilerek yaldızlandığı ve boyandığı, su haznesinin mermer kaplamasının ve içerisinin onarılarak döşeme taşlarının elden geçirildiği, tunç şebekenin onarıldığı ve tunçtan 18 musluk monte edildiği ortaya çıkmaktadır.
[1] Yapı ile ilgili olarak yararlanılan kaynaklar: Sezer Tansuğ; 18. Yüzyılda İstanbul Çeşmeleri ve Ayasofya Şadırvanı”, Vakıflar Dergisi, S. VI. Ankara 1965, s. 93-110, Sezr Tansuğ; Sezer Tansuğ; “Ayasofya Şadırvanı”, Ayasofya Müzesi Yıllığı, No: 3, İstanbul 1961, Semavi Eyice; “Ayasofya Kütüphanesi: Mimari”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C. 4, İstanbul 1991, s. 217.R. Ekrem Koçu; “Ayasofya Şadırvanı”, İstanbul Ansiklopedisi. C. S. 1484.86
[2] Afife Batur; “Raimondo D’Aranco’nun İstanbul’daki Restorasyon Çalışmaları Bir Örnek Uygulama : Ayasofya Şadırvanı Restorasyonu”, Semra Ögel’e Armağan – Mimarlık ve Sanat Tarihi Yazıları. İstanbul 2000, s. 71-83.