Edirne’den Afyon’a; İzmir’den Manisa’ya oradan da Balkanlar’daki Osmanlı eserlerine varıncaya kadar yüzlerce tarihi eserin restorasyonunu gerçekleştiren Mimar Sevilay Uludağ ile tarihi eser restorasyonu üzerine konuştuk
İbrahim Ethem Gören/ Dünya Bülteni
Yüksek mimar Sevilay Uludağ, mimar eşi Erhan Uludağ ile birlikte 10 yıldır tarihi eser restorasyonu üzerine çalışıyor…
Selimiye Dar’ul Kurra Medresesi, Manisa Zeynelzade Kütüphanesi, Kasımpaşa Mevlevihanesi, Afyon Arapmescit Camii ve Fatih Aşık Paşa Camii gibi asırlık geçmişi bulunan sivil ve dini mimari eserlerini restore eden Sevilay Uludağ, şu sıralar Makedonya Radanya Camii ile Manastır İshak Paşa Camii’nin restorasyonuyla meşgul.
Sevilay Uludağ medrese, cami, mescid, türbe, hazire, imarethane, sebil, sıbyan mektebi, Mevlevihane ve kütüphane gibi Osmanlı medeniyetinden günümüz Türkiyesine miras kalan tarihi eserleri, abide binaları aslına uygun bir keyfiyette restore ediyor…
Edirne’den Afyon’a; İzmir’den Manisa’ya oradan da Balkanlar’daki Osmanlı eserlerine varıncaya kadar yüzlerce tarihi eserin restorasyonunu gerçekleştiren Mimar Sevilay Uludağ ile tarihi eser restorasyonu üzerine konuştuk…
İbrahim Ethem Gören: Tarihî eser restorasyonuna nasıl başladınız?
Sevilay Uludağ: Meslek yüksek okulunda restorasyon bölümünü okurken uygulamanın içersinde hemen bulunmak istememden dolayı okuldan arta kalan zamanlarımda çalışmaya başladım ve böylelikle restorasyon uygulamalarıma ilk adımlarımı atmış oldum.
Bu hizmete restorasyon alandaki eksiklikleri müşahede ederek, medeniyet, tarih ve kültür bilincini proje ile hayata geçirmek amacıyla başladık.
Geride kalan 10 yılda İstanbul başta olmak üzere memleketimizin pek çok yerinde eski eser restorasyon projelerine imza attık.
Evvelemirde cami, mescit, medrese, tekke, çeşme, türbe, gibi vakıf medeniyeti mahreçli eserlerin yayında havagazı fabrikası, un fabrikası, konut gibi sivil mimari olmak üzere 100’ün üzerinde eserin rölöve, restitüsyon ve restorasyon projelerini hazırladık. Aralarında pîrimiz Mimar Sinan’ın da birçok eserinin olduğu bu yapıların uygulama projelerini de hayata geçirdik.
Bu alanda neler yapıyorsunuz?
Taşınmaz kültür varlıklarının konservasyonu ve restorasyonunu yapıyoruz.
Hâlihazırda Kazlıçeşme’deki Fatih Camii, Mesnevihane Camii, Çorlu Fatih Camii, Osmanlı Camii ve Kariye Müzesi gibi tarihi eserler başta olmak üzere muhtelif çeşme ve sebil restorasyonlarını geçekleştiriyoruz.
Balkanlardaki Osmanlı eserleriyle de ilgilendiğinizi biliyorum…
Evet, ilgileniyoruz… Balkanlar, eski Osmanlı toprağı… Evlad-ı Fatihan’ın memleketlerinde yüzlerce Osmanlı eseri var… Balkan coğrafyasıyla özel olarak ilgileniyoruz. Oralar yıllarca ihmal edilmiş… Bunca ihmale rağmen Balkanlarda yaşayan akrabalarımız medeniyetiyle bağlarını sımsıkı muhafaza etmiş… Bahsettiğim medeniyet bağında camilerin, tekkelerin, Osmanlı mezarlarının ayrı bir yer ve önemi var. Bu bağlamda şu anda Makedonya’da ve Arnavutluk’ta bulunan dört Osmanlı camiinin restorasyonunu gerçekleştiriyoruz.
Kazlışeçme’deki Fatih Sultan Mehmed Camii’ni restore ettiğinizi söylediniz… Bu cami, İstanbul ve tarihimiz için ne ifade ediyor?
Fatih Sultan Mehmed’in banisi olduğu Fatih Camii, İstanbul’un en eski İslam ibadethanelerinden biridir… İstanbul’un Fatihi “haricisur”da yerleşimin teşvik edilmesini teşvik babında bu kutlu mescidi inşa ettirmiştir.
6 asırlık cami pek çok kez onarılmış olmalı…
Doğrudur… Camii günümüze gelene kadar birçok kere onarım geçirmiştir. Caminin cümle kapısının üzerinde II. Mahmud’un tuğrasının olması yapının bu dönemde esaslı bir onarım geçirdiğinin bir göstergesidir. Fatih Camii sırasıyla 1814, 1954 ve son olarak da 1983 yıllarında kapsamlı bir onarım geçirmiştir.
Camiinin mimari üslubu ve iç tezyinat unsurları hakkında bilgi verir misiniz?
Cami 13,80×10,70 cm. ölçülerinde, kareye yakın, dikdörtgen plan şemasında olup oldukça sade bir görünüm arz eder. Son cemaat yeri 1950 yılında betonarme olarak yapılmıştır. Caminin kuzey doğusunda kare kaideli ve kesme taş ile inşa edilen bir minaresi vardır ki minare özgün şeklini korumaktadır. Kâgir olan yapı dört yöne meyilli ve üzeri kiremit örtülü bir çatı ile kapatılmıştır.
Mescidin tam karşısında semte adını veren Kazlı Çeşme ile Fatih’in Sakabaşısı Ali Ağa’nın türbesi yer almaktadır. Mihrab sade bir niş şeklindedir, minber ise ahşap olup yenidir. Tavan ahşap çıtalarla düzenlenmiş olup ampir üslupta motiflerle süslenmiştir.
Tarihi eser restorasyonu deyince ne anlamalıyız?
Kısaca, medeniyetin, tarihin, kültürün yaşatılmasını ve nesillere aktarılmasını sağlamayı… Eserler, ancak gerektiğinde, özellikleri muhafaza edilerek tamir ve bakımdan geçerse nesilden nesile aktarılabilir…
Restorasyon projelerinde dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?
İşin uzmanlarıyla çalışmak. Çok kapsamlı araştırma yapmak. Uygulama yapılacak yapının benzerlerini incelemek, dönem ve üslubunu çok iyi anlamak projenin olmazsa olmazlarındandır.
En önemli hususlardan biri de çalışma ekibidir. Tarihi eser restorasyonu bizatihi ekip işidir. Araştırma safhasından, çizim safhasına kadar teknik desteğe ihtiyaç duyar. Konusunun uzmanı kişilerin özveri ve aşk ile yapması gereken bir faaliyettir.
Eski eser restorasyonu sırf kâr için yapılabilir mi?
Hayır… Medeniyetimize ait kadim eserlerin aslına uygun olarak yenilenmesi kesinlikle ticari faaliyet olarak görülmemesi gereken bir hizmettir. Para bahis mevzuu olmayacak mı? Tabii ki olacak ama her zaman ikinci planda kalacak. Restorasyon işinde kullanılan malzemeden işçi ve usta seçimine kadar dikkatli davranmak lazımdır.
Kullanılan malzemenin mevcut yapı ile uyumu, işçilik kalitesi, keyfi uygulamalar ve daha fazla kâr elde etmek amacıyla özensiz iş yapma ve imitasyon uygulamalar sıkça rastlanılan hatalardır.
Hatasız bir restorasyon projesi düşünmek mümkün mü?
Çok zor… Gerçi proje hatasız olsa da uygulamada mutlaka bazı sorunlarla karşılaşılır. Bir de eski malzemeyle yeni malzemenin uyumu var ki bunu sağlamak oldukça güçtür.
Bir tarihî eserin aslına uygun bir şekilde restore edilme sürecinin nasıl olması gerektiğine dair tecrübelerinizi paylaşır mısınız?
Çok iyi araştırma yapılarak hazırlanacak restitüsyon ve restorasyon projelerinin ehil ellerde uygulanması gerekmektedir. Süreç yapının rölövesinin alınmasıyla başlar. Bunu restitüsyon ve restorasyon projelerinin hazırlanması ve Koruma Kurullarının onayının alınması izler. Daha sonra restorasyon projesinin uyulama safhası gelir. Yapının malzeme analizlerinin, zemin etüdünün yapılması gerekir. Malzeme analizi, yapıda kullanılacak malzemenin özgün malzemeyle uyumunun sağlanması açısından, zemin etüdü ise yapının strüktürel sorunlarının giderilmesi için oldukça önemlidir. Bunu işin ehli ustalarla çalışmak takip eder.
Asırları geride bırakan Sultanahmet Camii dimdik ayakta dururken Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camii 40’ncı yılını göremeden yıkıldı… Cumhuriyet döneminde inşa edilen kimi dini ya da sivil mimari eserlerinin bir insan ömrü kadar ayakta kalmakta zorlanmasını neye bağlamamız gerekir?
Yapıda kullanılan malzemelerin burada etkili olduğu görülmektedir. Anıtsal yapıların malzemesi taş, tuğla ve Horasan sıva olması ve bu malzemelerin dayanıklılığının, kimyasal malzemelerin dayanıklılığından fazla olmasına bağlanabilir.
Eski eser restorasyonu alanında ülkemiz ne durumda? Kadim camilerimizden medreselerimize; oradan, mezar kitabelerinden çeşmelere kadar tarihimize yeterince sahip çıkabiliyor muyuz?
Büyük camiler ve anıtsal yapılarla ilgili özellikle 2006-2010 yılları arasında çok kapsamlı bir faaliyet gerçekleştirilmiştir. Onarım gerektiren büyük yapıların tamamına yakının projeleri hazırlanmış olup onarımlarına da başlanılmıştır. İstanbul’daki anıtsal camilerin büyük bir bölümünün onarımları gerçekleştirilerek ibadete de açılmış durumdadır.
Medrese, çeşme, hazire, türbe vs. gibi yapıların onarılmasında başta Vakıflar Genel Müdürlüğü olmak üzere il ve ilçe belediyelerinin de gereken ilgiyi gösterdiği söylenebilir.
Tarihi eser restorasyonlarında yeterli araştırma yapılıyor mu? Eser bazında bilim kurulu göreve davet ediliyor mu?
Tarihi eser restorasyonlarının gerçekleşebilmesi için; o eserlerin mevcut durumu yani rölövesi, yapının ham hali, yani ilk yapıldığı andaki durumu veya nitelikli eklemelerini içeren durumunu gösteren ve kapsamlı bir araştırma gerektiren restitüsyon projesi hazırlanması gerekmektedir.
Bu projeler ve genellikle de restitüsyon projeleri doğrultusunda hazırlanan restorasyon projelerinin Bölge Koruma Kurullarınca uygun bulunmasından sonra uygulamaya geçiliyor. Anıtsal yapıların uygulama projelerinin onayında genellikle bölge kurul kararıyla bilim kurulları oluşturulması isteniyor.
Restorasyon müteahhit işi mi? Müteahhitler inşaattan mutlaka anlar ama aynı şey, tarihi eser restorasyonu için söylenebilir mi? Tarihî eser restorasyonu yapan, bu alanda ihale kazanan firmalarda işin uzmanları çalışıyor mu?
Tarihi eser uzmanı bulundurmayan firmaların bu tür ihalelere girmesi son yıllarda neredeyse imkansız hale getirilmiştir. Hatta anıtsal yapıların restorasyonunda farklı meslek uzmanlarından oluşan bilim kurulları oluşturulmaktadır. Bu onarımlar oluşturulan bilim kurulların denetiminde gerçekleştirilmektedir.
Tarihi eserler, ihaleyi alan firmaların ustalarının, mühendislerinin insafına mı bırakılıyor? Bu alanda yeteri kadar denetim yapılıyor mu?
Böyle bir durum söz konusu olamaz. Olmamalıdır. Birkaç kötü örnek çıkabilir. Ama bunlar genelin denetimsiz olduğu anlamına gelmemelidir. Tarihi eserlerin restorasyonu hazırlanmış ve Koruma Kurullarınca uygun bulunan uygulama projeleri kapsamında müellif mimar ya da konu kamu veya vakıfsa bölge müdürlükleri denetiminde yapılıyor. Proje dışında yapılan uygulamalar ise meslekten mene varacak cezaları gerektirdiğinden, onaylı projelerin dışında keyfî uygulamaların yapılması güçleşiyor. Denetim konusunda bizim yaptığımız işler üzerinden konuşabilirim ancak. Onlarda da oldukça sıkı denetim yapılmıştır.
Türkiye’de tarihi eser restorasyonu alanında yetişmiş iş gücü sayısı, restorasyon uzmanı sayısı yeterli mi?
Tarihi eser sayısıyla kıyaslarsak nitelikli eleman ve yetişmiş iş gücü kesinlikle yeterli olmadığını düşünüyorum.
Tarihi eser restorasyonunda kullanacağınız malzemeleri nasıl/nereden temin ediyorsunuz? Sanatkâr dedelerimizin klasik mimaride el altında bulundurdukları, evvelemirde akla gelen Horasan sıva gibi malzemeleri nasıl temin ediyorsunuz?
İş ve hizmetin mahiyetine göre çalışıyoruz. Bir abidevi eserde Horasan sıva gerekliyse bunu mutlaka temin ediyoruz. Horasan sıvanın yapımında gerekli olan dört malzemeyi de Manisa ve Aydin illerimizden getirtiyoruz.
Restorasyonda “Olmayana ergi” yöntemi geçerli midir? Rumelihisarı’nda, Şehitlik Dergâhı’nda herkesin gözü önünde Rumelihisarı’nın silueti bozuldu? Üzerinde en az 100 yıldır hiçbir eski ve yeni binanın bulunmadığı bilinen 14 dönümlük bir alanda “Tarihi Eser, Müze ve Sosyal Tesisler Restorasyonu” ruhsatıyla sıfırdan betonarme yapılar, restoranlar, havuzlar, binalar inşa edildi? Restorasyonun sınırları yok mudur?
Restorasyonun tabii ki sınırları vardır… Proje kapsamında olmayan hiçbir şey yapılamaz, yapılmamalıdır. Bir mekânda tarihi eser ya vardır ya da yoktur. Mezkûr bölgede önceki dönemlerde tarihi bir eser yoksa oraya normal şartlar altında “sonradan” gece kondu mantığıyla “tarihi eser kondu” yapılamaz/yapılmamalıdır. Bu noktada görev kontrolörlere ve haliyle Boğaziçi İmar Müdürlüğü’ne düşmektedir…
Son olarak tarihi eser restorasyonu üzerine neler söylemek istersiniz?
Eserlerimiz geçmişimizi anlamamız, yaşanmışları ve geçmişteki birikimleri, tarihi sosyal hayatı kısacası geçmişte ne varsa tamamen yalan söylemeden yorum katmadan anlatan tek şahitlerdir. Bunları ne kadar uzun yaşatırsak ve esere yalan konuşturmazsak o kadar çok nesle aktarılmış olur.
İlginiz için teşekkür ederim.
Asıl ben teşekkür ederim İbrahim Bey.